SABAHA KARŞI

M erve, sabaha karşı 3.30’da eve girdiğinde yorgunluktan bayılmak üzereydi. K apının yanında ayakkabılarını çıkarıp fırlattı. Ç antasını da vestiyere koyup kendini koltuğa bıraktı. T ek bir odası ve mutfakla bir olan küçücük bir evdi burası. A merikan mutfağı ve karşısındakı koyu gri koltuğuyla uyumlu olan bir küçük orta sehpası vardı. B ir köşede evine nazaran gayet büyük bir kıtaplık, hemen yanında da bir çalışma alanı yer alıyordu. A hşapdan bir çalışma masası, rahat bir sandalyesi vardı. B unlara çok dikkat etmişti çünkü gününün çoğunu orada geçiriyordu. yazar olmak kolay değildi. I lhamı yakalamak kolay olmuyordu, tıpkı yakaladığında saatlerce o masadan kalkmasına engel olduğu gibi şimdide oturmasına engel oluyordu. G erçi oturmasında ne vardı ki, otururdu ama yazamayacaktı. B oş boş oturmak da ona ne kazanç sağlayacak ne vaktini geçirecek ne de ortaya bir eser çıkartacaktı. B oş boş masasına baktı. “Bugün de olmadı.” dedi ve uzandığı yerden kalkıp mutfağa yöne...